31 Mart 2010 Çarşamba

Bir Yüreğin Gözyaşları

Son ders de sona ermiş öğrenciler sel olup taşmıştı okul binasından. O, elleri cebinde, boynu bükük ve son derece üzgün bir şekilde adımlarını yavaş yavaş atıyordu... Her üç adımda bir biri ya solundan ya sağından ışık hızıyla geçiyor ve pek çoğu da omzuna çarpıyordu.

Henüz bahçe kapısına varmamıştı ki şöyle bir durdu. Kimsecikler kalmamıştı etrafında. İçinden "Eve gitmeye ne de meraklılar!" diye geçirdi. Ve devam etti yavaş adımlarla.

Eve gitmek istemiyordu. Attığı her adım yüreğini ateşe biraz daha yaklaştırıyordu. Bunu içindeki acının, altında kaldığı yükün büyüklüğünün, ağırlığının gitgide artmasından anlıyordu. Yüzü her geçen saniye daha da soluyordu...
Annesini düşündü. Çok özlemişti onu. Hele bir cuma olsundu, ilk işi onu ziyaret etmek olacaktı. Okul çıkışlarında annesinin onu almaya geldiği günleri hatırladı. Tebessüm etti. Hatıra yüzüne aksetmişti. Sonra yolun karşısında bir annenin çocuğuna sarılışını gördü sımsıkı. Duygulandı. Gözünden bir damla yaş süzüldü düştü kaldırıma. Daha üç adım atmamıştı ki kaldırımlar benek benek olmaya başladı. İçindeki duygu seline hakim olamamıştı duygusal çocuk. Ondan da öte yağmur başlamış ve boyamıştı her yeri kendi rengine...

Otobüs durağına geldiğinde sırılsıklam olmuştu. Onunla birlikte bekleyenlerin de hali farksız değildi. Ağlıyordu hala ama yanındakiler farketmiyordu bunu...

Derin düşüncelere dalmıştı ki duyduğu korna sesi ile irkildi, kendine geldi bir kez daha. Bineceği otobüsün işaretiydi bu. Her gün aynı dakikada geçiyordu bu otobüs. Şoför aynı hatta içindeki yolcuların pek çoğu da aynıydı. Şoför onun dalgın olduğunu artık öğrenmiş olsa gerekti. Çünkü başka duraklarda hiç korna çalmıyordu.

Her zamanki gibi cam kenarına geçti usulca. Başını dayadı her gün dayadığı cama. O günün diğer günlerden bir farkı vardı. Camlar çizgi çizgi olmuş, yağmur camlara binbir çeşit desen çizmişti.

Cama düşen damlaları izledi... Birbirleri ile yarıştırdı yağmur tanelerini... Bazılarının belli bir yerden sonra birleştiklerini ve dahada büyüdüklerini gördü. Birleşenler daha fazla yol alıyordu. İşte o an farketti o küçücük çocuk: Gözyaşlarını birleşirebileceği kimse yoktu. Farketmemiş olsa gerekti, ağlamasıyla bir gökyüzü de ağlamış. Yağmur taneleri gözyaşına yoldaş olmuştu...

O günün diğer günlerden bir farkı vardı: O gün annesini kaybettiği gündü. Ağlamaya başladı yeniden, yüreğindeki acı artık taşınmaz olmuştu. İsyan ediyordu artık... Otobüsün her gün annesinin öldüğü yerden geçmesine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder