Her zamanki istasyonda indim metrodan, her zamanki merdivenleri indim. Her zaman geçtiğim yoldu indiğim yol ve her zaman ki gündü yine cumartesi... Bizim buranın semt pazarı günüdür bugün, kalabalıktır haliyle... Herkes bir koşuşturmaca içindedir, daracık kaldırımda yüzlerce insan ve içi sebze mevye dolu poşetler...
İşte her cumartesi yaşanan manzara bir kez daha yaşanıyordu. Rutin olduğu için artık bir takım şeyleri de farketmiyordu insan... Robot gibi gelip geçiyordu herkes. Tüketmeye kurulu bir robot gibi...
Yavaş yavaş eve yaklaşırken -MP4'ümde Büşra Filminde ki müzik çalıyor, hani Leyla'nın aradığı ve zorda olsa bulduğu müzik- sağ omzumdan biri dürttü... Ben kulaklıklarımı çıkartırken bir şeyler söyledi orasını duyamadım. Anlamaya başladığım kelime Erzincan'dı... "Erzincan'dan geldim, iki gündür açım beni dilenci olarak görme varsa bir ekmek parası..." Karşımdaki adam 25-30 yaşlarındaydı. Açtı ve muhtaçtı. Belliydi her haliyle...
Tüm ceplerimi yokladım. 25 kuruş vardı arka cebimde... Malesef param yok dedim adama. Yürümeye devam ettim sonra... Bir kaç adım atmıştım ki durdum. Bizim mahallenin pidecisi tanıdıktı, istediğim kadar yerdim sonra verirdim parasını. Hiç bir zaman hayır demedi bana o dükkanın sahibi Feridun amca... Yine demezdi...
Geri dönüp adama seslendim. İzah ettim durumu. Bir cadde ileride bir pideci var orada beraber yiyebiliriz isterseniz dedim. Adamın tebessümü çok mutlu etti beni...
Erzincanlı olduğunu, işsiz olmasından ötürü eşinin kendisini boşadığını, evindeki eşyaların borç yüzünden haczedildiğini anlattı pideciye giderken. Yeni bir hayat kurmak için geldim İzmir'e dedi.
Soracaktım kalacak yeriniz var mı, diye. Lakin kuvvetle muhtemel alacağım cevap "hayır" olacaktı. Ve ben onun derdine derman olamayacaktım. Sormadım bu yüzden.
Pideciye geldik. Karnımızı doyurduk bir güzel. Çıkarken Feridun amcaya işaret ettim parasını sonra vereceğim gibisinden... Adam teşekkür etti, dua etti, ne kadar mutlu ettin anlatamazsın dedi ve ayrıldı yanımdan. Uzaklaştı... Ardından baktım...
Dükkanın kapısında onu izlerken sağ omzumda bir el daha hissettim döndüm Feridun amcaydı. Sevabına ortak ister misin dedi? Güldüm. Pideler bendendi haberin olsun dedi girdi içeri ve ben rutin bir yolculuk esnasında hiç olmadığım kadar mutlu oldum...
İşte her cumartesi yaşanan manzara bir kez daha yaşanıyordu. Rutin olduğu için artık bir takım şeyleri de farketmiyordu insan... Robot gibi gelip geçiyordu herkes. Tüketmeye kurulu bir robot gibi...
Yavaş yavaş eve yaklaşırken -MP4'ümde Büşra Filminde ki müzik çalıyor, hani Leyla'nın aradığı ve zorda olsa bulduğu müzik- sağ omzumdan biri dürttü... Ben kulaklıklarımı çıkartırken bir şeyler söyledi orasını duyamadım. Anlamaya başladığım kelime Erzincan'dı... "Erzincan'dan geldim, iki gündür açım beni dilenci olarak görme varsa bir ekmek parası..." Karşımdaki adam 25-30 yaşlarındaydı. Açtı ve muhtaçtı. Belliydi her haliyle...
Tüm ceplerimi yokladım. 25 kuruş vardı arka cebimde... Malesef param yok dedim adama. Yürümeye devam ettim sonra... Bir kaç adım atmıştım ki durdum. Bizim mahallenin pidecisi tanıdıktı, istediğim kadar yerdim sonra verirdim parasını. Hiç bir zaman hayır demedi bana o dükkanın sahibi Feridun amca... Yine demezdi...
Geri dönüp adama seslendim. İzah ettim durumu. Bir cadde ileride bir pideci var orada beraber yiyebiliriz isterseniz dedim. Adamın tebessümü çok mutlu etti beni...
Erzincanlı olduğunu, işsiz olmasından ötürü eşinin kendisini boşadığını, evindeki eşyaların borç yüzünden haczedildiğini anlattı pideciye giderken. Yeni bir hayat kurmak için geldim İzmir'e dedi.
Soracaktım kalacak yeriniz var mı, diye. Lakin kuvvetle muhtemel alacağım cevap "hayır" olacaktı. Ve ben onun derdine derman olamayacaktım. Sormadım bu yüzden.
Pideciye geldik. Karnımızı doyurduk bir güzel. Çıkarken Feridun amcaya işaret ettim parasını sonra vereceğim gibisinden... Adam teşekkür etti, dua etti, ne kadar mutlu ettin anlatamazsın dedi ve ayrıldı yanımdan. Uzaklaştı... Ardından baktım...
Dükkanın kapısında onu izlerken sağ omzumda bir el daha hissettim döndüm Feridun amcaydı. Sevabına ortak ister misin dedi? Güldüm. Pideler bendendi haberin olsun dedi girdi içeri ve ben rutin bir yolculuk esnasında hiç olmadığım kadar mutlu oldum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder