8 Mayıs 2010 Cumartesi

Röportaj: Edebiyat Meclisi'nden Murat Gil

Not Düştüm Karanlığa da yayımladığımız 5 soruluk röportajlarımıza devam ediyoruz. Bu seferki konuğumuz NDK okurlarının ismine aşina olduğu bir isim: Murat Gil. Kendisi Edebiyat Meclisi isimli blogun sahibi. Murat'a sorularımızı içtenlikle cevapladığı için teşekkür ediyoruz.

Edebiyat Meclisi isimli bir blogunuz var. Bu blogdan bahseder misiniz? Neden kuruldu, nasıl kuruldu?
Edebiyat Meclisi adlı blogumu 2009'un ağustos  ayında düşündüm ve akabinde blogu kurmaya karar verdim. Tek blogum değildi Edebiyat Meclisi. Minyatürkalemaç adlı futbol blogumla daha çok ilgileniyordum. Sonrasında Edebiyat Meclisine arkadaşlarımın desteği büyük oldu . Onların katkıları ile blog bugünlere kadar geldi. Blogun içeriği, adıyla müsemma olsun istedim ancak salt edebiyat içerikli bir blog olmadı Edebiyat Meclisi. Aslında salt edebiyat içerikli olmasını da istemezdim. Blogda zaman zaman olayları  değerlendiriyoruz. Aforizmalar sunuyoruz okuyuculara bazen. Sadece edebi türlere değil güzel sanatların çeşitli kollarına da yer veriyoruz postlarımızda. Müzik, sinema ve tiyatro bunların başında geliyorlar. 

Aslına bakarsanız blogu kurarkenki amacım edebiyat dünyasının neresinde olduğumu göstermekti okuyucuya. Neleri seviyorum, nelerin karşısında duruyorum bunları sunmaktı. Kendi edebi çalışmalarımı da böylelikle okuyucuyla buluşturmak istemiştim. Şükür ki dilediklerim yaklaşık 6 ay içerisinde gerçekleşti, dilediğim gibi sıcacık bir blog oluşturduğumuzu düşünüyorum.

Edebiyat ile bağınız ne kadar güçlü? Bu bağı nasıl kurdunuz?
Lise yıllarım ve öncesinde sanatla iç içe bir çocuktum. Sadece edebiyat değil güzel sanatların birçok koluyla haşır neşirdim. Üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyunca bu haşır neşirlik kısmen de olsa bir profesyonellik kazandı tabii. Üniversite yıllarımda şiire çok vakit harcadım. Lise yıllarımdaki sevgim, bir tutkuya dönüştü sonrasında. Öğretmenliğe başlayıncaysa öğretmenin lezzetini tattım. Öğretiyor olmak donanımlı olayı da gerektirdi. Edebiyat ile ilgili her fırsatta kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
 
Okuduğunuz veya okumakta olduğunuz son kitaplar neler?
Son olarak İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar kitabını okudum. Bu yazarın Puslu Kıtalar Atlası romanını da çok beğenmiştim. Suskunlar da dili ve kurgusuyla oldukça etkiledi beni.

Hangi gazete ve dergileri takip ediyorsunuz?
Gazete olarak Milliyet'i düzeyli buluyor ve takip ediyorum. Üniversite yıllarımda uzun süre Radikal ve Cumhuriyet gazetelerini tercih etmiştim. Dergi olarak, Simge'yi beğenerek takip ediyorum. Bir aralar İzmir'de basılan Ünlem dergisini de keyifle okuyordum ancak dergi kapandı. Sığınak adıyla bir dergi çıkarıyorduk ben ve arkadaşlarım 2005 yılında. Bu derginin edebiyat editörüydüm. Tabii birçok dergi gibi uzun soluklu olmamıştı bu dergi de.

En sevdiğiniz yazar kim? Ve neden seviyorsunuz? 
En sevdiğim yazar aslında bir yazar değil tam olarak. o kendi deyimiyle cins bir şair kesinlikle. Cemal Süreyya. şu soyadından bir harfi atan adam. şiiri bana sevdiren adam aynı zamanda. gerçi denemeleri de var. yazar da diyebiliriz kendisine ancak o öncelikle bir şair. hayatını okuyup kitabı kaldırdığımda hüngür hüngür ağlıyordum. o gün büyük bir sanatçı olmak için büyük acılarının olması gerektiğini de anlamıştım. beni derinden etkileyen cemal süreya'yı en sevdiğim sanatçı ilan ediyorum

3 yorum:

  1. ilginiz için teşekkürler! soruları büyük bir keyifle yanıtladım. insana kendini önemli hissettiren bir çalışma bu. devamını diliyor ve merakla bekliyorum

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  2. Röportajı ilgiyle okudum ve Edebiyat Meclisi'nin sahibini biraz daha tanımış oldum. Çok teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  3. Güzel bi röportaj olmuş, emeğinize sağlık.

    (Alakasız biliyorum ama arkaplan rengini biraz daha yumuşatırmısınız... Okurken gözlerim çok yoruldu.)

    YanıtlaSil